jump to navigation

ESPADRIL ile Yine,Yeni,Yeniden…. 12/30/2009

Posted by TURKSpedia in OGUZHAN ALAY YAZILARI.
Tags: , , , , , ,
8 comments

Espadril (Espadrille) denilince belki genc kusaktaki bircok insan ” abicim bu da nee yaa?..” diye sorabilirler.Oysa 80’li yillarin vazgecilmezlerinden,renk renk,cesit cesit ayagimizdan cikarmadigimiz,yaz donemlerinin en pratik,en ucuz ama bir o kadar da gencler arasinda hava atma unsuru olan, ustu kumas bez,alt tabani hasir, yanlari hasir orgulu bir cesit ayakkabi da diyebiliriz hani tarif etmek istersek…

Buyuk magazalarin reyonlarinda kalite kalite Espadriller oldugu gibi, sayfiye yerlerinde her magazada,bakkalda dahi bulabileceginiz bazen 2-3 giymede yanlarindaki yapistirma hasirlari dagilan,islandikca ve yurudukce tabani resmen curuyup,dagilan Espadriller de olabiliyordu.

Sahsen o donemlerde bircok Espadril eskitmisligim vardir.Kumsalda,sahilde her yerde cikmazdi ayagimizdan..Islanan, arkasına basılan  espadrillerimiz kisa bir sure sonra terlik muamelesi görmeye başlardı ne yazik ki….

Cok rahatti Espadril’ler ama Turkiye’de belli markalarin  (Vakko,Mudo,Baris Kuce,Limon vb)  disinda satilan espadriller ne yazik ki cok kalitesizdi..Hic unutmuyorum, o yillarda yurt disina cikana “vayy bee” esiginde bakilirken (bir de her yurtdisi seyahatinizde odenen 100 $ konut fonu sacmaligi vardi,az mi cektik), ilk Avrupa seyahatimde “Gavur Mali” bir Espadril almistim…Oyle alimli,oyle kaliteli ve oyle dayanikliydiki 3 yil eskitene kadar butun yazlari giydigimde herkes gozlerimden cok ayagima bakardi:))

80’li yillarda giyim zevkini bilen bayanlarimiz, kiyafetinin renklerine uygun Espadril’leri secerlerdi mutlaka…Basta da dedim ya,herkesin en az 2-3 cift Espadril’i vardi.Hatta biz Espadril’lerin giyilmesini baharin mujdecisi olarak kabul ederdik fakulte yillarimizda.Ehh malum, baharin gelisi ve Espadril’lerin tetiklemesi ile baslayan “Bu kacinci bahar..” maceralarimiz ile harmanlanip gecen renkli yillarimiz da daha dun gibi aklimizdan hic cikmaz her nedense..??..:))

Espadril giymenin en guzel yanlarindan biri de, sicagi tabanda hissetmeyisinizdi.Hafif olmasi,yikanabilir olmasi da ayri avantajlariydi.Bir tek cok cabuk dagilan yan taraflarindaki yapistirma hasir orgulere gicik olurdum…

Espadril giymenin raconu da vardi..Ornegin asla corap ile giyilmezdi.Corap ile giyenlere kro olarak bakilirdi.Ben bile bu kurala uymustum.Espadril ile tanisana kadar,ciplak ayakla giydigim terlik tokyo,ayakkabi vb her seyde ayaklarim terlerdi,rahatsiz olurdum.Ama Espadril’de ayaklarim her nasilsa terlemezdi, belkide altinin hasir,ustunun kumas olmasi corap vazifesi gorurdu…

Duyduguma gore Espadril modasi yeniden canlanmis 2009 yazinda ve yillarca da surecege benziyormus.Ancak internetten “Espadrille” olarak search ettigimde,bizim donemlerin klasik Espadril’lerine pek rastlayamiyorsunuz.

Bugun nedense aklima Espadril geldi birdenbire ve yaziverdim bir seyler..

Herkesin Espadril’li yillarindan kalan birkac hatirasi vardir belkide…

Hatirlayanlariniz var mi?..

duruyorum

Oguzhan ALAY

Bu Site Uçuyor!!! 12/25/2009

Posted by TURKSpedia in HER TELDEN, OGUZHAN ALAY YAZILARI.
Tags: , , , , , ,
1 comment so far

Sanal Sex Tehlikesi

Gecenlerde internet siteleri  istatistiklerini incelerken, ilginc sonuclarla karsilastim.Alexa’da dunyanin en cok hit alan siteleri siralamasinda ( The top 500 sites on the web) ilk 7 siralama bana surpriz gelmedi.Ancak daha sonraki siralamalarda dunya nufusunun yogun oldugu Uzakdogu,Cin ve Hindistan dilleri agirlikli bircok site gozume carpti.Ayrica canli chat ve porno siteleri de Top 500 siralamasinda hic de azinsanmayacak yogunluktaydi.

Ornegin The Top 500 Sites siralamasinda 36.sirada yer alan LiveJasmin.com dikkatimi cekince,siteyi merak edip girdim.Hani derler ya,adamin basina ne gelirse meraktan gelirmis.Benim icin de aynen oyle oldu.Itiraf etmeliyim ki,cok ilginc bir site ile karsilastim.Neden bu kadar trafik aldigini da site icinde ufak bir tur atinca daha iyi anladim.Malum…Sanal Sex…Bu site su anda sanal dunyada en cok hit alan sanal sex sitesi imis..

Istediginiz kategoriden bir linki TIKladiginizda karsiniza iskambil kagidi gibi bir suru secenek geliyor.Mousenuzu uzerinde gezdirince,sasiracaksiniz ama canli olarak o menudeki kisiyi goruyorsunuz..Acaba band mi diye merak ettim ama sonuca ulasamadim.

Benim gibi evli barkli bir insanin boyle sitelerde dolasmasi hic hos degil dedim ve yemin billah edip,bunu en iyisi blogumda okurlarla paylasayim,onlar yorumlariyla nasil bir site oldugu konusunda,gercek mi,sahte mi oldugunu bizlere anlatirlar diye dusundum.Bu arada, sadece erkekler degil,bayanlar icin de secenekler var.

Sizlerden bu siteyi incelemenizi ve yorumlarinizla neden bu kadar hit aldigini aciklamanizi,gercekten karsinizda canli birinin olup olmadigi konusunda fikir paylasmanizi rica ediyorum…

Oldukca heyecan verici bir paylasim olacak gibi..???…

Ne dersiniz?..

duruyorum

Oguzhan ALAY

Amerika’da Çekirdek Yeme Sanatı 11/29/2009

Posted by TURKSpedia in AMERIKAN SEHIRLERI, OGUZHAN ALAY YAZILARI.
Tags: , , , , , , ,
2 comments

 

Biliyor musunuz, Türkiye’de yetişen birisinin çekirdek ayıklama ve yeme kültürü dünyada bir numaradır.İnanın bunu Amerika’da veya Avrupa’da yaşıyorsanız çok daha iyi anlarsınız.

Amerikalılar kabuklu ayçekirdeğine kuş yemi gözüyle bakar sadece.Siz çatır çutur çekirdek çıtlarken garip garip süzer,bazen de içinden alaycı bir tavırla gülümserler.Gerçekten de büyük marketlerin Pet bölümlerinde bizim bildiğimiz ayçiçekleri büyük torbalar içinde kuş yemi olarak satılır.

Bir de marketlerde bizim ayçekirdeklerinin ayıklanmış,tuzlanmış ve kavrulmuş, sadece iç çekirdek dolu paketler şeklinde satılanları vardır.İlk denemelerimde çekirdek içi paketini küçük bir tabağa boşaltmiş,bir tatlı kaşığı ile sanki pilav kaşıklaşıyormuşçasına yemeye çalışmıştım.Ama bir süre sonra kabuğunu ayıklayarak tek tek yediğimiz çekirdeğin zevkini alamadığımı farkettim.

Daha sonraları yaşadığım şehir olan Houston’da bir çok Mediterranean marketlerde bizim kabuklu,tuzlu,kavrulmuş çekirdeklerin bulunabildiğini duydum.Böylelikle evimde her zaman stokta hazır olan bir çekirdek köşemi de oluşturmuş oldum.

Bir gün Amerikalı birkaç arkadaşımıza çekirdek nasıl yenir öğretelim istedik.Daha doğrusu onların bizim çekirdek yeme yöntemimize ilgi göstermeleri,nasıl yapabiliyorsunuz bunu diye sormaları üzerine yılların tecrübeli bir öğretmeni nidasıyla derslere başladık.(2 Türk arkadaşım daha vardı)

– Önce irisinden ufağına doğru çekirdekleri seçerek yiyeceksin.

– Sonra çekirdeği iki dişinin arasında genellikle 3 defa çıtlatip,dilinle içerden destekleyeceksin.

– Çekirdeği tuttuğun iki parmağını yan çevirerek,burgu hareketiyle kabuğu çekirdekten ayıracaksın.

– Kabukları Türkiye’de değilsen (!) yere atmayacaksın!.. [sadece bir tesbit ve şaka]

Fakat birçok konuda kendilerini üstün sanan Amerikalı arkadaşlarımız bizim Çekirdek Yeme Sanatımız karşısında aciz kaldılar,kıvıramadılar,beceremediler bu işi..Tekrar alaya döküp, “siz kuşmusunuz da böyle bu kadar çekirdek yiyorsunuz” diyerekten kendi beceriksizliklerini örtbas etmeye çalıştılar.

Türkiye’de yaşarken belki dikkat etmezsiniz ama haftanın kaç günü çekirdek yemediğinizi bir düşünün…Ve seri şekilde dakikada kaç çekirdek ayıklayabildiğinizi hiç saydınız mi?..

Benim ortalamam 18 çekirdek/dakika

Ya sizin?..

duruyorum

Oguzhan ALAY

Amerika’da Sincap Katilleri 11/26/2009

Posted by TURKSpedia in AMERIKA'DA YASAM, OGUZHAN ALAY YAZILARI.
Tags: , , , , , ,
2 comments

Eğer Amerika’da yaşıyorsanız, bir çok eyalet ve şehrinde potansiyel bir Sincap katili olduğunuzu biliyor muydunuz?..

Gerçekten her Allahın günü yollarda arabaların altında kalarak ezilmiş Sincap görüntüleriyle karşılaşmanız, sürpriz bir görüntü değildir bu ülkede..Ve Türkiye’dekinin aksine, yollarda ezilmiş bir kedi,köpek neredeyse hiç göremezsiniz. Peki zavallı Sincapların günahları neydi ki yollarda kazaya uğrayip, hiç  görmeyi arzulamadığımız o görüntülerle karşımıza gelirler?..

Neden bizler de birer potansiyel Sincap Katili olabiliriz, hiç düşündünüz mü?..

Sincapların Sessizliği…

Türkiye’deyken bu sevimli hayvanları ancak pikniğe gittiğimiz orman ve piknik alanlarında ya da hayvanat bahçelerinde görürdük, bilirdik.Oysa Amerika’da açık havadaki doğal yaşamınızın her bölümünde Sincaplarla burun buruna,karşı karşıyasınızdır.

Sincaplar sessizdirler, ama son derece hareketlidirler.Bazen göz göze geldiğinizde size bakarlar, ufak bir seslenişinizde ise çevik bir hareketle kaçarlar,ilk gördükleri ağaca tırmanıp gözden kaybolurlar. Ama bu şeker yaratıklar vızır vızır geçen arabaların cirit attığı yollarda ise, aynı çeviklikle arabalardan kaçabileceğini düşündüğü anda diğer bir arabanın altında kalıverirler..Acı gerçeklerle yüzyüze kalırsınız ve elden hiç bir şey gelmez.Toplu ulaşımdan çok herkesin kendi arabasını kullandığı bu ülkede, ister istemez potansiyel bir Sincap Katili olarak dolaşırsınız…sincap2

Bir ara Sincap nasıl çağrılır diye de düşünmedim değil…Hani kediye “pisipisi”, köpeğe “kuçukuçu” deyince gelirler ya, Sincaplara nasıl hitap edeceğimiz konusunda hiç bir fikre ulaşamayınca kendi kendime bir şeyler bile uydurdum.

Belki komik gelecek ama çocukca onlara  “CincapCincap” diye sesleniyordum.İnanın bazıları tepki veriyor,hatta attığım fındıkları,çekirdekleri bile çok yakınıma gelip alıyorlardı.

Sincapların Bolluğu ve Kaynağı…

Neden bu kadar çok Sincap ile içiçe yaşıyoruz sorusunun kısa cevabı yeşilliğin bol,ortamların doğal olarak korunmasıdır diyebilirim.

Gerçekten de Amerika’nın her şehrinde yeşilliğe çok önem verilir ve doğal ortamların korunmasına özen gösterilir.Plansız bir şehirleşmeye asla göz yumulmaz.Çöl diyebileceğiniz yerlerde bile küçücük kasabalar planlı olarak yeşillendirilmiş,hiç ağaç olmayan bölgelere ağaçlar transfer edilerek ormanlar bile oluşturulmuştur.

İşte bu doğal veya suni orman alanları içindeki şehirlerde, evinizin bahçesinde,yollarda,parklarda her an Sincaplarla içiçe yaşamanız da doğaldır. Dolayısıyla potansiyel bir Sincap katili olabilme şansınız da bu yüzden özellikle yeşilin bol olduğu şehirlerde oldukça yüksektir.

Sincaplı İki Anı…

Yaşadığım şehir olan Houston inanılmaz yeşil bir metropol şehir olup,tropikal diyebileceğim kadar nemli,çok sıcak ve yağmuru bol havası ile Sincapların vazgeçemeyeceği kadar doğal yeşil alanlarla doludur.Eh, 13 yılı geride biraktığım bu şehirde Sincaplarla ilgili iki anımi da anlatmadan geçmek istemiyorum;

Siz hiç Sincap bolluğu yüzünden gözünü para hırsı bürümüş bir Türk’ün (bunu utanarak yazıyorum)Sincaplar üstünden para kazanabileceğini düşünür müydünüz?..Çevremizdeki olası bu zihniyetteki insanlardan arınmamız gerektiğini de düşünerek örneklemek istiyorum.

Biraz tanıyınca ilişkimi tamamen kestiğim yüzkarası bir Türk arkadaş eski,döküntü arabasıyla bir gün yolda giderken isteyerek ve bilerek arkasından gelen lüks bir arabayı gözüne kestirip,ani olarak frene basmış, arkadan vurmasını sağlamış.Sonuçta arkadan vuran suçludur ya, neden aniden frene bastın diye soran sürücüye ve polise verdiği raporda da “önüme aniden Sincap fırladı,ezmemek için ani fren yaptım” demiş utanmadan…Tabii Sincapların yollara fırlaması doğal bir olay olduğundan karşı tarafın sigortasından da oldukça yüklü bir para almış.İyi bir halt etmiş gibi de her yerde anlatırdı.

……………………..

Bir gece uyurken yatak odamızın üstünden,çatıdan garip garip sesler geliyordu.Sanki bir hayvan yerleri tırmalıyor gibiydi…Sonrasında ses kesildi.Sabahleyin kahvaltı yaparken, bu sefer alt kattaki mutfak bölümünde gene tavandan aynı sesleri duymaya başladık.Hatta ses salon ile mutfak arasındaki ara tavan bölümünde değişik yerlerden geliyordu.Tahmini olarak bir Sincapın havalandırma kanallarından girdiğini ve çıkış noktası bulamadığı için evimizin klima borularının geçtiği bölümlerde koşturduğunu düşündüm.Patioya çıkıp (ev ile garaj arasındaki avlu) mutfağın oradaki havalandırma kanallarından birinin ince kafes tel ile kaplanmış ağzını açtım.10-15 dk sonra bir yavru Sincap kafasını çıkarttı,nefes nefeseydi ve çok korkulu,ürkek bir şekilde bana bakıyordu.Sanki teşekkür edercesine gözünü benden hiç ayırmadan yavaş yavaş yan duvara tırmanip gözden kayboldu.Belkide bu şirin yavru birkaç gündür açlıktan bitap düşmüş de olabilirdi…Ama bu sevimli yavru Sincapı kurtarıp,özgürlüğüne kavuşturduğum o gün,en mutlu günlerimden biri olarak kafama kazınmıştır.

CincapAmerika’nin çeşitli şehirlerinde yaşayan ve bu yazımı okuyan okuyucularıma bir sorum var;

Acaba sizlerin de yaşadığınız şehirlerde böylesine çok sayıda Sincaplar var mı?..

Sincaplarla olan anılarınızı paylaşabilmek dileğiyle hepinize güzel bir hafta diliyorum…

duruyorum

Oguzhan ALAY

Amerikalı Çöpçüler 11/25/2009

Posted by TURKSpedia in AMERIKA'DA YASAM, OGUZHAN ALAY YAZILARI.
Tags: , , , ,
2 comments

Amerikalı Çöpçüler

Bu ülkeye ilk geldiğimiz günlerde, haftanın belli günleri, sabahları erken bir saatte motor sesleriyle uyanır,hatta yatağımızdan fırlardık…Sanki bir motosiklet çetesi gelmiş,bizim pencerenin önünde cirit atıyor gibiydi…Netekim birkaç hafta daha uyanma ve zıplama fasıllarımızdan sonra bu motor gürültüsünü yapanların, oturduğumuz sitenin çöpçüleri olduğunu öğrendim.

Hele onlarla ilk gözgöze geldiğim anı hiç unutamam.

Düşünsenize, gözlerinde koskocaman kaynakçı gözlükleri gibi kapkara gözlük,ağız ve burun kısımları eşarp ile bağlı, sırtlarına takılı motorlu aletle ellerindeki havan topu gibi bir boruyu sağa sola doğru sallayan,diğer elleri ile de motorun devrini gaz vererek ayarlayan 3-4 kişi ile karşı karşıyasınız…

Sanki evimizi basma niyetinde elleri silahlı bir çete gelmiş, evimizin etrafını sarmış gibiydiler…Abartmıyorum, ilk gördüğümde bu adamları gerçekten tırstım biraz…!!!..:))Siz olsaydınız ne yapardınız?..

O zamanlar 3,5 aylık bir bebek olan kızım da,  sabahın köründe bu motor gürültüleri ile aniden uyandığında vıyak vıyak ağlardı zavallım…Artık çöpçülerin gelecekleri günler önlem olarak bizim kızı erkenden uyandırıyorduk,hepimiz ailecek 4-5 dk süren bu gürültülü üfürme işleminin bitmesini bekliyorduk…(Houston yaz dönemleri çok sıcak olduğundan genellikle bu süpürme işlemlerini sabahları çok erken saatlerde yaparlar)

Körolası çöpçüler…Aşkımı süpürmüşler…

Artık klasikleşen bu Erkin Koray şarkısını “Körolası çöpçüler..Aşkımı ÜFÜRMÜŞLER “ diye değiştirmek, herhalde hiç de yanlış olmaz Amerika’da…

Yahu bizim bildiğimiz sokak çöpçüleri ellerindeki çalı süpürgeler ile sokakları süpüren,kıyı köşedeki yaprakları,çöpleri diğer ellerindeki teneke kesilerek imal edilmiş bir büyük faraşa doldurup, en yakın varile boşaltan,ağzında sigarası da pek eksik olmayan adamlardı.

Çocukluğumuzda bile ilk resim çizme denemelerimizin vazgeçilmez aktörlerinden biri, bu sokak çöpçülerimizdi, hatırlarsınız…Hatta kardan adam yapıldığında bile,kafasına şapka,burnuna havuç,gözlerine,düğmelerine kömür tanesi ve koluna da çalı süpürgesi eklenirdi…Ama gelin görün ki Amerikalı çöpçüler süpürgeleri ile değil, havaları (!) ile işlerini yapıyorlar, mübarek…Dolayısıyla Amerika’da yetişen bir küçük çocuğun kardan adam yapma hayali asla bizim çocukluğumuzun hayalleri ile aynı olamaz diye düşünüyorum…

copcu

Bir de anlayamadığım, ordan oraya uçuşan bir toz bulutunun,yaprakların,çöplerin,hijyenlik ve sağlık konusuna çok önem verilen bir memlekette, çevreden geçen insanlara verdiği tahribat neden önemsenmez?.Bizim çöpçülerimiz hiç olmazsa toz kalkmasın diye yavaş yavaş süpürürler, bir de olanakları varsa bazen su dökerlerdi yerlere süpürmeden önce.

Yaşadığım şehir Houston’da bu işleri yapanlar genellikle Meksikalı göçmenlerdir.Birçoğu da Meksika’nın fakir bölgelerinden,köylerinden belkide kaçak yollarla gelmiş, şehir geçmişi pek olmayan insanlardır.Sırtlarındaki kompresör motorları ile basınçli hava üfletip – çöpleri süpürme diyemiyorum buna– bir yere doğru toplama işlemini öyle haldır hüldür yaparlarki, o bir tarafa yığdıkları çöpler ve yapraklar, bazen yanından geçen bir arabanın rüzgarı ile havalarda uçuşur  ve özgürlüklerine kavuşurlar…Oysa içlerinden biri bu çöp yığınlarını anında toplayıp çuvallara veya büyük torbalara koysa böyle bir sorun olmaz.Bazen denk geldiğimde söylemeye  çalışsam da İngilizce bilmez bir çoğu, ben de söylediklerimle kalırım.

Kardan Adamlar ile Çöpçülerin ilişkisi

kardanadam

Kafama takıldı bir kere yazarken.Gelin çok sesli düşünelim;

Acaba Amerika’da kardan adam yapan çocuklar,  kardan adamlarına bizdeki gibi çalı süpürge ekliyorlar mı?.

Eğer öyle ise, neden kardan adamların ellerine saplı çalı süpürge de eklenir?.

Kardan adamlar acaba sokak çöpçülerini mi temsil ediyor?..

Erkin KORAY’dan Çöpçüler şarkısını dinlerken biraz daha düşünelim mi?…

duruyorum

Oguzhan ALAY