jump to navigation

Meksikali Balikci 12/26/2010

Posted by TURKSpedia in Damar Yazilar, DUYGUSAL.
Tags: , , , , , ,
1 comment so far

Bir Meksika sahil kasabasına yolu düşen Amerikalı işadamı, kıyıya yanaşan kayıktaki balıkçıyla konuşur.

Kayığın içinde, henüz tutulmuş birkaç ton balığı bulunmaktadır.

Amerikalı iş adamı balıkların iriliğinden dolayı balıkçıyı över ve bu birkaç balığı ne kadar zamanda yakaladığını sorar.

Balıkçı, ´Fazla sürmedi, senyör´ der.

Amerikalı hayretle sorar: ´Öyleyse neden daha fazla denizde kalıp da daha çok balık tutmadın?´

´Bu kadarı bugünlük aileme yeter.´

´Peki´, der Amerikalı iş adamı.

´Geri kalan zamanın nasıl dolduruyorsun?´

´Sabahları geç kalkıyorum. Sonra birkaç balık tutuyorum. Sonra çocuklarla oynuyorum. Öğleden sonra eşimle biraz şekerleme yapıyorum. Akşamları da kasabaya iniyorum; Amigolarla birşeyler içip gitar çalıyoruz. Böylece hayatı dolu dolu yaşıyoruz, senyör.´

Amerikalı iş adamı bu hayatı son derece sevimsiz bulur.

´Ben Harvard mezunuyum, sana yardımım dokunabilir´ der.

´Herşeyden önce, daha fazla balık tutmalısın.´

Balıkçı hayretle sorar: ´Niçin senyör?´

´Artan balıkları satar, daha çok kazanırsın.´

´Sonra senyör?´

´Zamanla kendine daha büyük bir tekne alırsın.´

´Sonra senyör?´

´Daha büyük tekneyle daha çok balık tutar, daha çok kazanırsın.´

´Sonra senyör?´

´Daha başka tekneler alır, bir filo kurarsın.´

´Sonra senyör?´

´Sonra balıkları işlemek için kendin konserve tesisleri kurarsın. Böylece kârın önemli bir kısmını başkalarına kaptırmamış olursun.´

´Sonra senyör?´

´Tabii, bütün bu işleri böyle küçük bir sahil kasabasında yürütemezsin. bu arada Los Angeles veya New York gibi büyük bir dünya kentine taşınmış olursun.´

´Sonra senyör?´

´Yeteri kadar büyüyünce halka açılır, hisse senetlerini satarsın. Büyük zengin olursun. Milyonlarca doların olur.´

´Sonra senyör?

´Bu kadar paran olduktan sonra çalışmana gerek kalmaz. Emekliye ayrılır, bir sahil kasabasında kafanı dinlersin. Sabah geç saatlere kadar uyursun. Biraz balık tutar, çocuklarla oynar, öğlenleri de şekerleme yaparsın. Akşamları ise amigolarınla birşeyler içip gitar çalarsın.´

´Ben bunları yapıyorum zaten senyör!.

Yaşamı tersten yaşamak… 12/06/2009

Posted by TURKSpedia in Damar Yazilar, DUYGUSAL.
Tags: , , , , , , ,
add a comment

Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir…

Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı?
Cami’de uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize
dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan
doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar
hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir
maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev…
Altmışlı yaşlara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.
Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoş
geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor
patronunuz.. ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan
tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz.
Herkes karşınızda el pençe divan…
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade…..aman ne güzel günler
başlıyor… derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha
iyi olur diyor.
Bu arada babanız ortaya çıkmış, “fazla çalıştın” diyor “artık eve dön,
işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun…”
Keyfe bakar mısınız?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir
dönem başlıyor.
Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.
Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma
derdi de yok artık….
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, “evde otur, keyfine bak,
oyuncaklarınla oyna” diyorlar.
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar,
hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya
başlıyorsunuz.
Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir
keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek
için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor,
sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.
Veeeeee….
En güzeli deeee……
Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatınız bitiyor…

Can YÜCEL